Haber

Trump seçilirse NATO’ya ne olacak?

BARTU EKEN / KANAL 7 DIŞ HABER SERVİSİ

Eski ABD Başkanı Donald Trump, kasım ayında yapılacak seçimleri tekrar kazanması halinde Moskova’yı NATO üyeliğinin bedelini ödemeyen ülkelere saldırmaya teşvik edebileceği uyarısında bulundu.

Trump’ın Güney Carolina’daki kampanya mitinginde kullandığı sözler, başta Amerika olmak üzere müttefiklerin gündemini meşgul etti.

Trump başkanlığı sırasında ismini açıklamadığı bir NATO ülkesinin liderine “Faturalarımızı ödeyemezsek ve Rusya bize saldırırsa ne yapacaksınız?” diye sordu. diye sorduğunu söyledi.

Kendisine cevaben, “Seni korumaya gelmeyeceğiz. Hatta Rusya’yı istediği her şeyi yapmaya teşvik ederim” dedi.

Trump, lider olduğu sürece bir “NATO üyeliği makbuzu” olması gerektiği konusunda uyardı; İttifakı, ülkelerinin gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 2’sini savunma harcamalarına ayırma sözünü yerine getirmeye çağırdı.

ABD’nin mevcut Başkanı ve bir sonraki seçimlerin adayı Joe Biden, Trump’ın açıklamasına sert tepki gösterdi.

Bu durumun Kongre’nin, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savunmasını desteklemek için uzun süredir bekleyen fon talebini geçirmesini daha acil hale getirdiğini vurguladı.

Biden, “Dün gece bu tasarı Senato’dan geçmeden önce ABD’nin güvenliğine yönelik riskler zaten yüksekti. Ancak son günlerde bu riskler arttı. Bunun nedeni eski Başkanın dünyaya tehlikeli ve şok edici bir tablo sunmasıydı.” Bu mesaj açıkçası ABD ilkelerine ve inançlarına aykırıdır.” “Çünkü bir sinyal gönderdi” dedi.

Biden, Ukrayna’yı desteklememenin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i desteklemek anlamına geleceğini belirtti.

Rusya’nın saldırılarının Ukrayna sınırlarını aşarak Avrupa’ya doğru ilerleyebileceğini de sözlerine ekledi.

NATO’DAN TRUMP’A TEPKİ

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Trump’ın açıklamalarına ilişkin Norveç televizyonuna konuştu.

Müttefiklerin birbirini savunmayacağına dair herhangi bir önerinin ittifakın güvenliğine zarar vereceğini vurguladı.

Başkanlık seçimini kim kazanırsa kazansın ABD’nin NATO’nun güçlü ve sadık bir müttefiki olarak kalmasının değerinin altını çizdi.

Trump’ın mitingine bir başka tepki de AB Konseyi Başkanı Charles Michel’den geldi.

Michel, X hesabından paylaştığı açıklamada, “NATO’nun güvenliği ve 5. Madde dayanışması konusundaki pervasız açıklamalar yalnızca Putin’in çıkarınadır” dedi. değerlendirmesini yaptı.

Michel, bu tür açıklamaların AB’ye acilen stratejik özerkliğini geliştirmesi ve savunmasına yatırım yapması gerektiği mesajını verdiğini vurguladı.

ABD NATO’DAN ÇIKACAK MI?

12 Mart’ta “Büyük Güçlerin Dönüşü” adlı kitabını yayınlayacak olan Jim Sciutto isimli araştırmacı gazeteci, hem Trump hem de Biden yönetimiyle çalışan bir diplomatın açıklamalarına değindi.

Sciutto, söz konusu yetkilinin, Trump’ın seçimleri kazanması halinde ABD’nin NATO’dan ayrılacağını değerlendirdiğini söyledi.

İddialar sadece Jim Sciutto ile sınırlı değil.

Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton da olası bir Trump zaferinde ittifakın tehlikeye girebileceğini vurguladı.

Trump’ın “kazanması halinde askeri ittifaktan ayrılmaya” çalışacağını savundu.

Trump’ın Beyaz Saray Özel Sekreteri olarak görev yapan emekli General John Kelly, Trump’ın ABD’nin NATO üyeliğinin Washington için hiçbir anlamı olmadığını düşündüğünü söyledi.

Kelly, Trump’ın NATO ittifakını Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i kışkırtıcı olarak değerlendirdiğini belirtti.

Putin’i yönetilebilir bir lider ve müzakereye açık bir politikacı olarak analiz ettiğini belirtti.

Trump’ın seçim kampanyası sözcülerinden Jason Miller’ın ABD medyasına verdiği röportajdaki telaffuzları da dikkat çekti.

Miller, NATO’nun Biden döneminde özellikle Avrupa’da askeri krizler yaşadığını vurguladı.

Trump’ın döneminde müttefiklerden ödemeler talep edildiğini, dolayısıyla savunma harcamalarının arttığını söyledi.

Biden’ın bu konuda hoşgörülü davrandığını, savunma harcamaları ödenmediğinde daha fazla savaşla karşı karşıya kalmanın şaşırtıcı olmadığını vurguladı.

Tüm bu açıklamalar bir yandan Trump seçilirse ABD’nin ittifaktan ayrılacağı yönünde yorumlara yol açarken, diğer yandan da ABD’nin süper güç politikasını çeşitli nedenlerle bozacaktır.

Trump’ın bu hamleyi yapamayacağı yönünde değerlendirmelerde bulundu.

Nitekim Trump başkanlığı döneminde Suriye’den çekilmek istemişti ancak PENTAGON’un bölgede kalma ısrarı başarılı olmuş; Trump amacına ulaşamadı.

Hiç şüphe yok ki NATO’dan ayrılma daha büyük bir adım olacaktır.

Dolayısıyla Trump’ın “Önce Amerika” temalı seçim kampanyası kapsamında bu açıklamaları yaparak kendi kitlesinden oy almayı planladığı da değerlendiriliyor.

TRUMP, JAPONYA VE GÜNEY KORE’DEKİ ABD VARLIĞINA DA ŞÜPHEYLE BAKIYOR.

Trump seçilirse dış politikada ilgi duyacağı bir diğer coğrafya da elbette Uzak Doğu olacak.

Trump’a göre askeri müttefiklerin Çin ve Kuzey Kore’yi “kontrol altında” tutmaya devam ettiği Güney Kore ve Japonya da bir başka çatışma alanı olarak görülüyor.

Emekli General John Kelly, Trump’ın Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong Un’un tıpkı Putin gibi yönetilebilir bir lider olduğunu düşündüğünü söylüyor.

Analistlere göre Trump, bölgede ABD askeri varlığı olmasa bile ne Çin’in ne de Kuzey Kore’nin Güney Kore veya Japonya ile geniş çaplı bir savaş niyetinde olmadığını değerlendiriyor.

Dolayısıyla bölgedeki askeri harcamaların gereksiz olduğunu ve bu bütçenin ABD içinde kullanılması gerektiğini vurguluyor.

UKRAYNA SAVAŞININ SONU TRUMP’I KAHRAMAN YAPABİLİR

Trump’ın başkan adaylığına ilişkin en büyük vaatlerinden biri Ukrayna’daki çatışmayı sona erdireceği yönünde.

NATO üyeleri ve destekçileri, Trump yönetiminin bu durumu Rusya’ya taviz vererek başaracağını değerlendiriyor.

Bu nedenle Kremlin’in yakında diğer Avrupa ülkelerine savaş ilan edebileceğini analiz ediyor.

Bu nedenle ABD’nin Ukrayna’ya askeri ve mali yardımlarını ne pahasına olursa olsun sürdürmesi gerektiğini vurguluyor.

Ancak Trump’ın bu konuya tamamen farklı bir bakış açısı var.

Bir barış anlaşması, hem Trump’ı siyasi açıdan “barışı getiren lider” konumuna getirebilir hem de ABD’deki muhafazakar ve milliyetçi seçmenleri mutlu edebilir.

Bolton’a göre Trump’ın Tayvan’a karşı tutumu Biden yönetiminden farklı.

Analistler, Trump’ın göreve gelmesi durumunda Tayvan’ı Çin’in bir parçası olarak görmeye devam edeceğini belirtiyor.

Olası bir Çin işgalinde bile Amerikan müdahalesine gerek kalmayacağını belirtiyor…

Bolton bu durumu şu sözlerle özetliyor: “Tayvan’da yaşasaydım Trump yönetiminin bizi umursamasından endişe duyardım.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu